EDİTÖR'DEN...
PEKİ YA SONRA...
Peki ya sonra? Sonra ne mi oldu? Herkes kaldığı yerden yaşantısına devam etti.
Bu başlıklar atılmasın, hayatlarımız kaldığı yerden devam etmesin. Yaşantımıza devam ederken daha bilinçlenmiş daha sağduyulu daha umutlu,daha vakur,daha ferasetli, nice dahaları dahil edelim sonramıza.
Koronavirüs sebebiyle sosyal yaşantımızı sınırlamak zorunda kaldık. Uyguladığımız tedbirlerin büyük çoğunluğu zaten olması gerekenlerdi.
Ellerin sık sık yıkanması,sağlıklı beslenme,düzenli uyku , temizlik vb.
Evet zor bir süreçten geçiyoruz fakat bu zor süreç bize bir şeyler anlatıyor. Bedenin sana en büyük emanet, ona iyi bakmalısın diyor.
Yaşam alanın senin evin, senin özelin; onun dışındakiler sadece senin hayatın, yaşamın değil diyor.
Başkalarının yaşam alanına ve hakkına saygı duy diyor. Doğaya nefes alma şansı ver yoksa tahrip ettiğin doğa senin nefes alamamana sebep olur diyor.
Elindekilerin kıymetini bil, sevdiklerinle; sağlığın ve zamanın varken doya doya vakit geçir diyor. Empati ne demekmiş öğren diyor.
Kısacası Koronavirüs bize bir şeyleri avaz avaz fısıldıyor... Fısıldıyor diyorum çünkü bağıra bağıra söylenen çoğu şeyi duymadık, duymamazlıktan geldik. Şimdi avaz avaz fısıldıyor bize bir şeyleri. Bence bu defa gerçekten duymamızı istiyor.Kendimizi sorgulamamızı, kendimizi ve ailemizi önemsememizi,ev halkına vakit ayırmamız gerektiğini vurguluyor.
Kapıda araban var ama binemiyorsun.Cebinde paran var ama harcayamıyorsun.Gayrimenkulün var ama kirasını alamıyorsun.Dükkanında malın var ama satamıyorsun.Var ama yok...Varlık içinde yokluk...
Temennim bu kötü günler bir an önce geçsin gitsin.
Geçerken bizleri de iyileştirsin.
Onarsın.
Öğretsin.
Farkettik ki bize verilen hiçbir şeyin değeri yokmuş "can" dışında. Canımızın derdinden kapanmadık mı dört duvara. Umudumuz daha sağlıklı daha güzel yarınlaraysa; biz olmanın yolu; bir süreliğine sen ben olmakta.
Bu nedenle şimdi bir çoğumuz evlerimizdeyiz. Evlerinde olamayanlar ise bu ülke için, daha sağlıklı bir gelecek için canla başla mücadeleye devam ediyor.
Evlerde olmak herkes için aynı kolaylık veya zorluk derecesindedir diyemiyorum çünkü herkesin yaşam standardı, ekonomik gücü, sosyal ve psikolojik yapısı farklı.
Dolayısıyla bu süreç herkesi aynı oranda etkilemeyecek, sürecin en az hasarla(en başta psikolojik ve ekonomik) atlatıbilmesi için elimizden gelenin fazlasını yapmalıyız. Çünkü bir milletin mücadelesi; bu mücadele, o sebeple Milli mücadele ruhunu hayatımızın her alanına yansıtmalı ve o ruh ile filizlenmeliyiz.
Bu çetrefilli yolda bu zor virajları alırken düzlüğe çıkacağımıza en kalpten inanarak sarılalım birbirimize. Güzel günler geldiğinde; enerji depolamış, daha bilinçlenmiş, zorluklarla başa çıkmayı, empati kurmayı öğrenmiş olalım. Kıymet vermeyi ve bilmeyi, zamanı kullanmayı ve yönetmeyi öğrenmiş olalım. Hedeflerimizi, sevdiklerimizi, kendimizi bilelim.
Mesela bir defter alalım şimdi elimize yapmak istediklerimizi ve yapamadıklarımızı yazalım. Hedeflerimizi, kendimizi geliştirmek istediğimiz alanları, hayallarimizi, gezmek istediğimiz yerleri, okumak istediğimiz kitapları, izlemek istediğimiz filmleri, tatmak istediğimiz yemekleri, görmek istediğimiz dostlarımızı yazalım. Ve her şey geçti, kötü günler bitti dendiği andan itibaren zamanımız ve sağlığımız varken gücümüz nispetince ve imkanlar dahilinde kimsenin özgürlüğünü kısıtlamadan deftere yazdıklarımızı yapalım. Yapalım çünkü hayat kısa... Yapalım çünkü sevdiklerimizden ne zaman ayrılacağız, bir daha bu fırsatları ne zaman yakalayacağız bilmiyoruz.
Bu zor günleri en güzel şekilde fırsata çevirebilmeli, umutsuzluğa ve hüsrana kapı aralamamalıyız. Bol tefekkür bol şükür; bol dua bol sabır...
Bu virüs ile savaşan her cana dua.
Bu virüsten dolayı yaşamını yitirmişlere dua.
Bu virüs yüzünden bir çok yarım kalmış hayatlara, insanlara sabır ve dua.
SELAM VE DUA İLE...