Hiç Bulunmamış Bir Ruh Nasıl Yaşayabilir? - Mehmet Hanifi Tokmak

Hiç Bulunmamış Bir Ruh Nasıl Yaşayabilir?


Motive edici bir yazı yazmaktan kaçınacağım çünkü ‘’başarı’’ kelimesinin anlamı değişti.

Başarı peşinden koşarken bir çoğumuz boynuzlarımızı kırıyoruz ama görmüyoruz ki peşinden koştuğumuz şey sadece egoizm, bencillik ve maddecilikten ibaret. Bu nedenle bizlerin başarılı olması değil, değerleri olan insan olmamız gerektiği kanaatindeyim…

 Aslında bu yaşadığımız dünya iyi bir yer değil. İnanın bana burası korkunç bir yer! İdrakimizin ötesinde olan, insan tarafından yapılan dehşetlere şahit olduğumuz bir zamana gelmiş bulunuyoruz. Bu dünyada birçok şeyin değişmesi gerekiyor. Bunu değiştirecek olan yine biz insanlarız.

PARA! PARA! PARA!

İçinde bulunduğumuz dönemde insanlığın en önemli problemlerinden biri PARA’dır. İnsanların akıllıysan zengin olursun demeleri ne kadar doğru?

Bu akılsızca bir şey olsa gerek!

Eğer zenginsen bu akıllı olduğun anlamına gelmez.

Bu sadece:

Zamanın değersiz olduğu için, zamanını ‘’para’’ denilen kâğıt parçasının arkasından koşarak harcadığın manasına gelmektedir.

Bir şey yapmaya karar vermeden önce kendimize ‘’Eğer para hiç olmasaydı aynı şeyi yapar mıydım?’’ diye soralım.

Araştırmalar sonucunda aydınlar diyor ki: ‘’İnsanlığın kronolojik gelişimine bakarsak, paranın bir illüzyon olduğunu; parayı biriktirmemiz değil paylaşmamız gerektiğini anlamamız için beş yüz yıla daha ihtiyacımız var.’’

Eğer belirtiler bu istikamette ilerliyorsa, o zaman algımızı yeniden şekillendirip, bir şeyleri farklı yapmaya başlamalıyız. Çünkü bizim o kadar vaktimiz yok. Bunu anlayabilirsek neler olacağını tahmin edebiliyor musunuz?

EBEDİ DEĞERLER

Kendimizi geçici ve bir değeri olmayan şeylerle kandırmak yerine, benliğimizi ebedi olan değerlere adarsak eğer,

İnsanları öldüren eczacılar değil, insanları iyileştirmeye çalışan eczacılar olurdu,

İnsanları dolandıran girişimciler değil, bize yardım etmeye çalışan girişimciler olurdu,

İnsanları köleleştiren işin insanları değil, gerçek hayırseverler olurdu,

Kukla ve bencil siyasetçiler değil, insanlığa hizmet eden gerçek liderler olurdu,

Etrafımızda yardımsever, empatisi olan, cömert ve çalışkan insanlar olurdu.

Bu olmayan savaşı kazanmak yerine, sadece bu dünyayı nasıl yaşanılabilir ve nasıl daha iyi bir yer yapacağımızı düşünürdük. İnanın bana bu sayede dünyanın ortalama IQ’ su en az 40 puan yükselirdi.

AMERİKA

Amerika dünya nüfusunun sadece %4’ üne sahipken, dünyadaki bütün paranın %50’ den fazlasına sahip.

Açgözlülüğün bizlere ne yaptığını görmemiz lazım. Sadece verdiklerimize sahip olduğumuzu anlamamız lazım.

Eğer herkes varlığın sadece ‘’ şu kadarını’’ paylaşsaydı, dünyadaki bütün insanlar refah içinde yaşardı.

Gözü dönmüş insanların oynadığı bu monopoly oyununa köle olmayalım. Neler olduğunu anlamaya çalışalım. Demek istediğim, mezara girerken yanımıza beş kuruş bile alamayacağız. O yüzden kendimizi niye yoralım Allah aşkına?

SİZCE DÜNYA O KADAR DA KÖTÜ MÜ?

Eğer dünyanın o kadar da kötü olmadığını düşünüyorsanız, üzgünüm ama demek ki yeteri kadar bilinçli değilsiniz!

Dünya’ da kan dökülüyor. Kendilerini kanla besleyen hasta, manyak, acımasız insanlar var. Bu insanlar savaşın zaferini değil, savaşın sürekli ve devamlı olmasını hedeflemektedirler.  Bunlar o haberlerde gösterdikleri kişiler değil. Bunlar takım elbise giyiyorlar. Gözlerimizin önünde savaş oluyor. Neden bunu görmezden geliyoruz?

Neden her şey yolundaymış gibi davranıyoruz?

Bizim sorunumuz ne?

Sporu kutsalmış gibi takip edip de mazlumların ahının gök kubbeyi doldurduğunu görmezden geldiğimizi bilmek, yüreklerimizi burkmaktadır.

Unutmayın ki gladyatörler insanları eğlendirmek için yapılmıştı. Ama asıl amaç kitlelerin imparatorluktaki krizlerden dikkatlerini dağıtmaktı.

Her gün öldürülen masum insanlar, çocuklar, bebekler var. Bunu tekrarlayacağım: Bebekler öldürülüyor…

Bir taraftan Afganistan gibi savaşın yerle bir ettiği yerlerde, insanların hayatta kalmak için ot yemeye kadar vardıklarını görmezden gelen insanlar…

Bir taraftan Irak…

Bir taraftan Suriye…

Tabi ki hiçbirimiz bunu istemiyoruz ama soru şu: Kaçımız bu konu hakkında bir şey yapıyoruz? 

Bana ‘’Bu benim görevim değil’’ demeyin. Eğer gerçekten neler olduğunu anlamaya çalışırsanız bu işin bizden başkasının olmadığını görürsünüz.

Bizim ve gençlerin bu dünyada muazzam bir rolümüz ve harikulade bir etkimiz var.

Şu andaki eğitim sistemi acınacak durumda. O yüzden ne yaparsanız yapın, o diplomayı nereden alırsanız alın, eğitiminizi asla izole etmeyin.

Onların ‘’hadi biraz kutunun dışında düşünün’’ demeleri de bıktırdı artık. Bizim kutunun dışında düşünmemize gerek yok. Sadece kutunun aslında hiç var olmadığını anlamamıza gerek var.

Umarım bu sistem yakında değişir. Umarım kandan kırmızıya bürünmüş sessiz okyanusa fırtınalar gelir…

 

 

OKU!

Bize verilen ilk uyarı ‘’ Oku ‘’ uyarısıdır. Okumamız gerekiyor. Çok okumamız gerekiyor. Kütüphanelerde tozlanmış kitaplar görmek çok yazık. Kendimizi bulmanın tek yolu aramaktır. Aramayı sadece öğrenerek yapabiliriz. Söyleyin bana hiç bulunmamış bir ruh nasıl yaşayabilir?  Ve unutmayın ki en büyük trajedi yaşayıp da ruhun derinliğini keşfedememektir.

Kapının açılacağını biliyorum… hem de içeriden…

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 2

  • Zeynal Aksut | 05 Nisan 2020 16:21

    Çok doğru tesbitlerde bulunmuştum yüreğine sağlık.Basarinin devamını dilerim

  • halil | 22 Mart 2020 21:07

    güzel yazı olmuş

YAZARIN SON 5 YAZISI
07May

Okuma Zekası

02May

Mühim Mesele

02Nis

Çocukların Zihinsel Kıyameti

21Mar
15Mar

Ekranlardaki Tehlike!