Mühim Mesele - Mehmet Hanifi Tokmak

Mühim Mesele


Artık savaş başlamıştı…
Açıkçası bana meydan okuyordu. Karşılık vermeliydim…
Güvenin ilk şartı samimiyettir, koşulsuz samimiyet. Sanki sakladığı sır kendini ele verecek diye korkuyordu. Uzun bir süre birbirimize baktık. Bana çok acımasızca bakıyordu. Biraz da huzursuzdu. Ya öfkeden titriyordu ya da hayranlıktan. Belki de ona yalvarmamı bekliyordu.
Bir an durdu! Her şeyi açıklayacağını ama kendisine söylediği bütün konuşmaları ebediyen saklayacağını sözünü istedi.
Söz verdim…
Kısık bir sesle her şeyi açıkladı.
Kalbindeki en mühim meselenin (……………………………………………..) olduğunu söyledi.
Öyle şeyler söylemişti ki ölüm cezasına çarptırılanların başını kesmekte kullanılan aygıt gibi üzerime düşmüştü. 
Kendisinin büyük bir güç olduğunu kabullendirdi. Peki bunun kaynağı neydi? Söylediklerinde korkunç bir gizem vardı! İlk defa kendimin o denli güçsüz olduğunu sarsıcı biçimde hissetmiştim. 
Felaket kaçınılmazdı…
Kurtuluş olanaksızdı…
Bu noktada hayal gücüm karmaşık, bunaltıcı düşüncelerim karanlıkta dağılıp gidiyordu.
Bir anda masum bir ifade takındı. Masumluğu karşısında bir kez daha esir düştüm. Ne yapsam olmuyordu. Müphemliğe doğru açılmış bir yola girmiştim sanki. Her sözcükte bir alay olduğunu fark ediyor ama kabullenmekte istemiyordum. Bir daha karşılaşamayacağım korkusuyla istemeden de olsa itaat ediyordum.
Acı, korku, pişmanlık, haz, öfke, üzüntü, hayret, utanç hepsi birbirine girmişti.
Fakat pes etmedim. Bana söyledikleri en hoş beklentilerinin gerçekleşmesi için korkuyla hükmetmemesi gerektiğini bilmeliydi.
Gizli bir sözleşme yapma teklifinde bulundum. Gülümseyerek kabul etti. 
Birden gözü saate takıldı. Çok geç olmuştu. Sözleşmeyi imzalamak için tekrar geleceğini bakışlarıyla onaylayıp gülümsemesi yaşamıma yeniden anlam kazandırmıştı… 

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
07May

Okuma Zekası

02May

Mühim Mesele

02Nis

Çocukların Zihinsel Kıyameti

21Mar
15Mar

Ekranlardaki Tehlike!